ya tutarsa

ne saçma şarkıydı be

(bkz: kemal sunal) repliği.

nasreddin hoca torunuyuz her bakışımızda ''ya severse'' diye bakıyoruz.ama o anlamıyo yanındakine fısıltıyla ''öküz gibi bakyo yaaa'' diyor nasıl fısıltıysa ben ve civardakiler duyuyoruz.aynı hatun başka ortamda ''gerçekten seven bir adam yok'' diye dert yanıyo.

tutmaz. seveni sevmediğimiz sürece tutmaz.

gülşen'in 2006 yılı çıkışlı yurtta aşk cihanda aşk albümünden bir eser.

hoca da durur mu yapıştırmış cevabı (bkz: ya tutarsa)

bana bir süre önce okuduğum bir yazıyı hatırlatan başlık, sizinle de paylaşmak istedim. bir gün las vegas'a gidersem... tahmin edilebileceği üzere türkiye genç erkek nüfusunda hayatlarını idame ettirmeye çalışan belirli bir güruh; ders çalışacakları süreden çok daha fazla süre harcayarak, iddaa gibi(lan şu kupondaki son maça bak bakim karşılık gol var demiştim ne gelmiş) adeta bir caziphane merkezi haline gelmiş olan bir şirkete paralarını yatırıp kazanarak çok zengin olacakları gibi hayallere kapılıyor. "evini arabanı sat bas" diye başlayan o umut dolu, o toprağa atılan bir tohumun çok hızlı bir şekilde çiçek açtığı bir masal gibi büyüyen hayaller, yatan kupon hikayelerine "olm amına koyim aslında çifte şans oynayacaktım yaaa" gibi klişe eklemelerin de çirkinliği ile sona erebiliyor.(nasil 9-0 biter lan! bir tane bile gol atamamışlar mı. kesin satmışlar maçı). ve yine tahmin edilebileceği üzere yukarıda bahsedilen toplumun gözdesi ve fenomeni olmuş o güruhun içinde ben de varım. işin enteresan tarafı benim yakın çevrem de bu güruhun içinde. daha da ilginci onların da yakın çevreleri bu bataklıkta. kimse nereye gideceğini kestiremiyor. ve kimse bir şey yapmıyor. dünyadaki bütün bilim insanları şaşkın. neden bilmiyorum ama özellikle isviçreliler. yapılan tüm tetkik ve tahliller göz önünde bulundurulduğunda elde edilen sonuçlar için en iyi ihtimalle şu cümle söyleniyor; "beraberliğe 3.30 açarlarsa, hiç acımam gömerim hacı" insanlık olarak çıldırmış durumdayız. ki buna tam çataldaki örümcek ağını sökebilecek bir gol gibi örnek verecek olursak; geçtiğimiz 2 saat içinde yaptığım telefon konuşmalarımın ve mesajlaşmalarımın %80'ini iddaa'da yatan kuponlara; bilimsel ve edebi benzetmeler yapılarak yaratıcı, vurgulu, etkili ve 35 metreden kavisli bir şekilde atılan bir frikik golünü andıran küfürler oluşturuyor. yine 2 saat önceki, madrid derbisini izlerken bir arkadaşımın bana attığı sadece 140 karakterlik bir mesajın içeriğinde, milyon dolarlık futbolcu olan bale'e edilen küfürleri duysanız, samimi söylüyorum inanamazsınız. keza o küfrü neden bana ilettiğini hala daha anlamış değilim. bale'e ulaşıp ona söyleyeceğimi falan düşünüyor herhalde. yine muazzam bir rövaşata golünün estetikliğinde bir örnek verecek olursak; bir arkadaşımla iddaa'dan parayı kazandıktan sonra kurduğumuz o içler acısı hayalin detaylarını anlatmak istiyorum. ligin başlıyor olmasıyla birlikte, futbolculardan ve taraftarlardan daha çok, iddaaseverler olarak bizlerin iş başında olduğu günlere gelmiş bulunmaktayız. daha geçtiğimiz günün akşamında ismini vermek istemediğimiz bir arkadaşımla telefonda sohbet ediyoruz. "kanka bak 1'e 100 oran bulalım. ama bak adam gibi bulalım." adam gibi bulmak deyiminin anlamı neyse artık. sanki dünyayı ele geçirecek plan için gerekli ekibi oluşturuyoruz anasını satim. "ee aga?" "200-300 neyse basalım. büyük denizde yüzmek istiyorsak, büyük balık olmak gerek" "heee. 1'e 100 diyorsun, 300 basalım diyorsun. 30.000 alalım diyorsun. doğru mu anladım?" "ayyynnnnen karşiiiiim." "n'apıcaz peki o parayla aga?" bak bak bombaya bak şimdi. "last vegas'a gideceğiz karşim. otele parayı önceden ödeyeceğiz. çünkü aç kalmayalım ve yatacak yerimiz olsun. sonra oradan gideceğiz kumarhaneleri bütün paraları ezip karıyla kızla takılacağız." inanın o kadar saçma sapan hayal duydum ama ben bile şaşırmıştım. "heee. sonra n'olcak peki?" "işte döneriz türkiye'ye ama tabii gitmeden önce burada bankada 2000 lira iddaa oynamak için sermaye bırakacağız. götü garantiye almak lazım." "tebrik ederim kardeşim. çok güzel plan. gerçekten." "dalga geçiyorsun şuan dimi?" ben konuşmanın sonuna kadar anlamayacağını düşünüyordum. ama tekrar şaşırtmıştı beni. çok ilginç. ikinci kez şaşırmama bile şaşırmıştım. "karşim saçmalama tabi ki de dalga geçiyorum amına koyduğum salağa. lan las vegas'ta ilk gecede parayı black jack'te kurpiyerlerin memelerine sıkıştırıp, barda sızana kadar sarhoş olup cebindeki tüm parayı kaptırdıktan sonra evine dönmeyi nasıl düşünüyorsun? cebimizde kalan son bozukluklarla las vegas'ın varoşlarında bir kahvede amerika 3. lig maçlarını eve dönmek için takip edersek yine en iyi ihtimal amına koyim." "kurpiyerlerin hepsi gömlek-kravat uyumunda diye biliyorum ben." "düşün işte amına koyim o kadar bir şey bilmiyoruz." "kanka ne bilim lan. belki tutar" bu tarz bir konuşmanın içinde kurulabilecek en narin ve en söylememesi gereken cümleyi aslında tam da söylenmesi gereken bir zamanda söylemişti. "belki tutar" iddaa müptezellerinin dayanamayacağı tek cümledir çünkü o. son saniyede yatan kuponuna bile göğüs gerip umut bağlamasına ve ayağa kalkmasına yardım edecek sihirli cümleyi söylemişti. "belki tutar." şimdi onu düşünüyorum ben de. "olm kupon gelirse, amerika git-gel uçak bileti ne kadar tutar acaba lan?" bu noktaya nirvana noktası diyorum ben. beynin hata kodlarını sürekli yenilediği bir yer. "belki tutar." ve gerçekleşmesi bir mucizeye bağlı olan bir hayal. ki hepimiz biliyoruz, mucize kelime anlamı itibariyle zaten gerçekleşemez. çünkü gerçekleşiyorsa, mucize olmaz. aslında biz iyi çocuklarız da, bize çok yanlış umutlar veriyorlar. halbuki o maç ilk yarı beraberlikle bitseydi, hafta sonuna sermaye çıkacaktı. ümit rençber 23 ağustos 2014

mottodur,anlamayan öküzler vardır,olsundur.

uzun otobüs yolculuklarında, yana poşet alma sebebi.